Yakut-i ibn-i Abdül-Musta’sımi

Yakut-i ibn-i Abdül-Musta’sımi Bağdatlı İbn Mukle’nin geometri bilgisiyle yazının ana ölçülerini bir sistem olarak ortaya koymasından sonra yine Bağdat’ta yetişen Hattat Ali b. Hilal (ö.1032) hat sanatını geliştirmeye devam etti. Ali b. Hilal’dan 200 sene sonra, son Abbasi Halifesi Mustasım Billah’ın döneminde yaşayan Yakut El-Müstasımi’nin (ö. 1298) gayretiyle ise kaidelerle güzelleştirildi. Kendi zamanına kadar (H stili ile) düz olarak kesilen kalemi ilk defa çapraz olarak kesmiştir. Bu şekilde yazıya, özellikle de Aklam-ı Sitte’ye yeni bir nefes ve yeni bir açılım getirmiş, sanatta küçük bir nüansla çok ciddi bir değişim gerçekleştirmiştir. Yakut-i ibn-i Abdül-Musta’sımi

İş Bankası Kültür Yayınları’ndan çıkan Muammer Ülker’in yazdığı “Başlangıçtan Günümüze Türk Hat Sanatı” adlı eserde Yakut ibn-i Abdül-Musta’sımi hakkında şu satırlara yer verilmiştir:

Cemaleddin Ebü’l-Mecd, fakih, fâzıl, inşad sahibi şair, iyi bir edip, Anadolu’dan ayrıldığına, Abbasîlerin son halifesi olan Musta’sim Billah (Abdullah bin Mustansır’ın satın aldığı bir köle olduğuna, onun tarafından yetiştirildiğine, bazı tarihlerde de Amasyalı olduğuna dair kayıtlara rastlanmaktadır.

Hat kurallarını ve yazının inceliklerini Abdülmü’min Safiyüddin Bağdadi adlı üstattan öğrenmiştir, İbn-i Habib’ten ve Şehdet bint-i Ahmedü’l-Ebrî’den de yararlandığı söylenmektedir.

Eskilerden vezir Muhammed bin Mukle ve Ali bin Hilâl gibi üstadların değerli eserlerini okuyup inceleyerek, kendisine özgü, çok yetkin bir yazı biçimi yaratmıştır. Öyle ki “Kıbletü’l-küttab” (Hattatların kıblesi) diye adlandırılmıştır. Onun güzel hattına bakanların gözlerine nur, canlarına güç, kuvvet gelir:

Nazar herden be hüsn-i hatt-ı Yâkût
Basarra nûr kerded cânra kût
(Yakut’un yazısının güzelliğine bakmak gözlere nur verir, cana safa ve besin olur.)

Pek çok öğrencisi olmakla ün kazanmıştır. Aklâm-ı sıttenin her birini öğrettiği altı üstad öğrencisi ile kendisine “Esatize-i seb’a” (yedi üstad kişi) denilmektedir. Her biri bir yazı biçiminde en üst düzeye eriştiği gibi, öbür çeşitlerde de yazmıştır. Söylentiye göre 180 yıl yaşamış, uzun ömürlülerdendir. 551 tarihinde yazmış olduğu ve perişan olmuş bir Kur’an-ı Kerim’in sonundan beş sureyi Mustakimzade Süleyman Saadeddin Efendi gördüğünü Tuhfe-i Hattatin’de kaydetmektedir.